My Life in Burns »
Transplantation in Turkey »

Kamuoyu Açıklamaları »








PROF. DR. MEHMET HABERAL'IN AVUKATLARINDAN BASIN AÇIKLAMASI


Müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet HABERAL'ın, CUMHURİYET HALK PARTİSİ tarafından Zonguldak İli'nden "MİLLETVEKİLİ ADAYI" gösterilmesinin akabinde, bazı medya organlarında maksatlı bir biçimde tamamıyla gerçek dışı İFTİRA niteliğindeki haberlerin yayınlanması karşısında, kamuoyuna bu "ZORUNLU BASIN AÇIKLAMASI" yapılmıştır.

1- Müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet HABERAL, ilk, orta ve lise eğitimini ZONGULDAK'TA bulunan Gazi İlkokulu'nda ve Mehmet Çelikel Lisesi'nde tamamlamıştır. Bilahare, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni dereceyle kazanarak, 30.06.1967 tarihinde buradan mezun olduktan sonra, aynı yıl Temmuz ayında Hacettepe Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'nda "ASİSTAN" olarak görev yapmaya başlamıştır. 1968 yılında ise, üniversitedeki akademik görevlerine ilaveten, bir SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ olarak "SUBAŞI KÖYÜ KALKINDIRMA DERNEĞİNİ" kurmuş ve böylece, doğduğu köye yol, su ve elektrik gibi temel hizmetlerin ulaştırılmasına büyük katkıda bulunmuştur.

Müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet HABERAL, 1975 yılından itibaren, ülkemizde YANIK TEDAVİSİNİN GELİŞMESİ VE ORGAN NAKLİ YASASI'NIN çıkması için de büyük çaba sarf etmiştir. Nitekim, 19.06.1978 tarihinde, merhum gazeteci Abdi İpekçi ile yapmış olduğu röportaj, ülkemizde organ nakli için bir dönüm noktası olmuş ve 1979 yılında, müvekkilimizin yoğun çalışmaları neticesinde, günümüzde halen dünyanın en iyi organ nakli yasalarından biri olarak gösterilen 2238 Sayılı Organ Nakli Kanunu ve 1982 yılında 2594 sayılı İlave Organ Nakli Yasası çıkartılmıştır.

Büyük gazeteci merhum Abdi İpekçi'nin, Organ Nakli Yasalarının çıkartılmasındaki değerli katkıları, müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal tarafından hiçbir zaman unutulmamış ve bu nedenle, T.C. Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin Uygulama Merkezi olarak kurulan Kanal B televizyonunda 2004 yılında "ABDİ İPEKÇİ EĞİTİM MERKEZİ" hizmete açılmıştır.

Müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet HABERAL, 1980 öncesinde anarşinin her türlü sıkıntısını yaşamış; akabinde 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra da bilimsel özerkliği engelleyen tüm antidemokratik uygulamalar ve baskıcı tutuma karşı Hacettepe Üniversitesi'nde "ÜNİVERSİTE GRUBU" adında bir platform kurmuştur. Müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal, ayrıca 12 Eylül Askeri Darbesine karşı hazırlanan "AYDINLAR DİLEKÇESİ'Nİ" de ilk imzalayan kişilerden biri olarak (Aydınlar Dilekçesi sıra no 516) SIKIYÖNETİM SAVCILIĞI'NCA SORUŞTURMAYA TABİ TUTULMUŞ, bu sebeple üniversitede "DİSİPLİN CEZASI" almış ve kendisine, bu nedenle 6 yıl boyunca "PROFESÖRLÜK KADROSU" verilmemiştir. Müvekkilimiz, buna ilaveten 1987'deki referandumda da, Rize'de yaptığı yoğun çalışmalar neticesinde SİYASİ YASAKLARIN KALKMASINA büyük katkıda bulunmuştur.

Müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal'ın, her zaman "ASKERİ DARBEYE" karşı duran ve bu sebeple, geçmişte ağır mağduriyete uğramış bir kişi olarak, 2011 Türkiyesi'nde "İLERİ DEMOKRASİ GÖRÜNTÜSÜ" altında "DARBECİ" yakıştırmasıyla İKİ YILI AŞKIN SÜREDİR, HÜRRİYETİNDEN KASTEN MAHRUM EDİLMİŞ olması BÜYÜK BİR ÇELİŞKİDİR.
BU BÜYÜK ÇELİŞKİNİN TAKDİRİNİ, YÜCE TÜRK MİLLETİNE BIRAKMAKTAYIZ.

2- Demokrasiye gönülden inanmış saygın bir bilim adamı olan müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal'ın ülkemize ve tüm insanlığa yapmış olduğu değerli katkılardan bazılarını, bu şekilde özetledikten sonra; Trabzon'da uğradığı menfur bir silahlı saldırı neticesinde yaşamını yitiren merhum Necdet Bulut'un vefatının üzerinden 33 yıl geçtikten sonra, eşi Neşe Erdilek Bulut tarafından ortaya atılan tamamıyla gerçekdışı ve inandırıcılıktan yoksun çirkin iddialara açıklık getirmek isteriz.

Öncelikle, şu hususu önemle belirtmek isteriz ki, 1978 yılında uğradığı silahlı saldırı neticesinde ağır şekilde yaralanan Necdet Bulut'a İLK MÜDAHALE, TRABZON'DAKİ HASTANEDE YAPILMIŞ ve burada, görevli hekimler tarafından HASTANIN SOL BÖBREĞİ ALINIP, KURŞUNLA YARALANAN BAĞIRSAĞINA DİKİŞ ATILMIŞTIR.

O tarihte Hacettepe Üniversitesi'nde Doçent olarak görev yapan müvekkilimiz Mehmet Haberal, aynı gün hastanın, Ankara'ya nakledilmesinde görevlendirilmesi üzerine, Anesteziyolog Prof. Dr. Kemal Erdem ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı'nın tahsis etmiş olduğu bir uçakla derhal Trabzon'a giderek, burada DAHA ÖNCEDEN AMELİYAT EDİLMİŞ OLAN AĞIR YARALI Necdet Bulut'u, ANKARA'YA GETİRMİŞTİR.

Nitekim, merhum Necdet Bulut'un, Trabzon'dan, Ankara'ya nakli sırasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdem Aksoy da, Trabzon Havalimanı'na gelerek, yaşanan tüm bu olaylara yakinen şahit olmuştur.

Ankara'ya getirildiğinde böbrekleri çalışmayan ve sepsise girmiş olan merhum Necdet Bulut, derhal Hacettepe Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü Yoğun Bakım Ünitesi'ne yatırılarak, kendisine uzman hekimler tarafından ikinci kez ameliyat yapılmış; ancak, burada yapılan tüm tıbbi müdahalelere rağmen, maalesef "ÇOKLU ORGAN YETERSİZLİĞİNE" bağlı olarak yaşamını yitirmiştir. Müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Haberal, merhum Necdet Bulut'un Hacettepe Üniversitesinde gerçekleştirilen ameliyatına hiçbir şekilde iştirak etmemiş; bu süreçte, sadece yaralı hastanın uçakla Trabzon'dan, Ankara'ya nakledilmesi görevini yerine getirmiştir.

Ayrıca, bu asılsız haberlere dayanak yapılmak üzere "Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın, o tarihte Semiha Ağca adında bir sekteri olduğuna" yönelik iddia da tamamen gerçekdışıdır. Bu şahıs, müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın değil, Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanlığı'nda görevli bir sekreterdir. Kaldı ki, Semiha Ağca'nın kardeşinin, kamuoyunda Abdi İpekçi ve Papa Suikastinin faili olarak tanınan kişi olmadığı ve olayın sadece bir isim benzerliğinden kaynaklandığı sabittir.

3) Buna ilaveten, müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet HABERAL'ın babası merhum Yaşar Ali HABERAL uzun yıllar Zonguldak Ticaret Odası Başkanı ve CHP İl Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmış; 1955 yılından itibaren, bu şehirde 3 adet ekmek fabrikası ve fırınlar kurup; ayrıca inşaat işi ile de iştigal ederek Zonguldak ekonomisine değerli katkılarda bulunmuş bir kişidir. Halen aile fertleri Zonguldak'ta ikamet eden müvekkilimizin, bazı basın-yayın organlarında maksatlı olarak yayınlanan haberlerde Şemsi Denizer ile ilişkilendirilmeye çalışılmasının sebebi, tarafımızca anlaşılamamakla birlikte; bu konuda tek hatırlanan hususun "1991 YILINDA ZONGULDAK'TAKİ İŞÇİLERİN DİRENİŞİNE, MERHUM YAŞAR ALİ HABERAL'IN TÜM İŞÇİLERİN EKMEK İHTİYAÇLARINI BEDELSİZ KARŞILAYARAK DESTEK VERMESİ" olduğunu belirtmek isteriz.

4) Daha önce de, birçok kez ifade ettiğimiz üzere "Eski başbakanlardan merhum Bülent Ecevit'in, Başkent Üniversitesi'ndeki tedavi süreci" ile ilgili ileri sürülen iddialar da, tamamıyla GERÇEK DIŞIDIR. Nitekim, merhum Sn.Bülent Ecevit, müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın 1993 yılında kurmuş olduğu Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi'nde görevli ülkemizin önde gelen uzman hekimleri tarafından yürütülen başarılı bir tedavi neticesinde GÖREVE DÖNÜP, 7 AY DAHA BAŞBAKANLIK YAPMIŞ VE YAKLAŞIK 4,5 YIL DAHA YAŞAMIŞTIR.

Gerek müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal, gerekse başta CHP yönetiminde aktif görev almış olan babası merhum Yaşar Ali Haberal olmak üzere, uzun yıllardır Zonguldak'ta yaşayan tüm aile fertleri, eski başbakan merhum Bülent Ecevit'in CHP'den Zonguldak Milletvekili olarak seçilmesine katkıda bulunmuş olmaktan büyük kıvanç duymaktadır. Nitekim, merhum Sn. Bülent Ecevit'in, 2000 yılında müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Haberal'ı, "CUMHURBAŞKANLIĞI'NA" aday göstermesi de, kendisine duyduğu güvenin somut bir göstergesidir.

Kaldı ki, bu iddialar, sağlığında bizzat Sn. Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit tarafından, kamuoyuna yapılan YAZILI VE SÖZLÜ AÇIKLAMALARLA DEFALARCA YALANLANMIŞTIR. Ayrıca, merhum Sn.Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit tarafından, Başkent Üniversitesinin rektörü sıfatıyla müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal'a "TEŞEKKÜR MEKTUBU" gönderilmiştir. Nitekim, gazeteci-yazar Can Dündar ve Rıdvan Akar'ın hazırlayıp, sunduğu CNN Türk Televizyonunda daha önce yayınlanan "Karaoğlan Belgeseli'nin" kamera arkası görüntüleri ile aynı kişiler tarafından, kaleme alınan "ECEVİT VE GİZLİ ARŞİVİ" isimli kitapta da, merhum Sn. Bülent Ecevit ile eşi Sn Rahşan Ecevit'in ilk ağızdan "BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ'NDE YANLIŞ TEDAVİ YAPILDIĞINA" yönelik iddiaları ŞİDDETLE REDDETTİKLERİ açıkça görülmektedir.

İşbu açıklamalarımızı, tamamıyla gerçekdışı iftiralarla yanıltılmaya çalışılan kamuoyunu bildirme amacıyla yaptığımızı belirtir; müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal'ın kişilik haklarına yapılan bu hukuka aykırı ve aynı zamanda suç teşkil eden tüm saldırılar sebebiyle her türlü yasal haklarımızı saklı tuttuğumuzu saygılarımızla bilgilerinize sunarız.24.04.2011

Av. Serdar ÖZERSİN - Av. Dilek HELVACI - Av. Şerife Deniz ORAL - Av. Murat Kaan ORAL

01.05.2009 tarihinden itibaren ziyaretçi sayısı : 12131838