My Life in Burns »
Transplantation in Turkey »

Kamuoyu Açıklamaları »








Orhan Tahsin - 15/07/2009

An'ı Durdurdum



ŞİİRSİZ birkaç gün geçirdik ya.
Kalemimin ucuna yine bir şiir takıldı.


"Zamane Şiir okurları" nın bilmediği şiirlerden biri.
Onlar yıllardır hep aynı şairlerden (Sayısı üçü,beşi geçmiyor), aynı şiirleri (Sayıları beşi, onu geçmiyor) okuyorlar ya!
Kimi düşünürler de, onları "ŞUARA" da sanıyorlar ya! Şuara, şair takımından, demek!

Şiirin adı "İÇERİDE" :
HABERİN VAR MI TAŞ DUVAR DEMİR KAPI,
KÖR PENCERE YASTIĞIM, RANZAM, ZİNCİRİM
UĞRUNA ÖLÜMLERE GİDİP GELDİĞİM
ZULAMDAKİ MAHZUN RESİM
HABERİN VAR MI?
GÖRÜŞMECİM, YEŞİL SOĞAN GÖNDERMİŞ
KARANFİL KOKUYOR CİGARAM
DAĞLARINA BAHAR GELMİŞ MEMLEKETİMİN


TV ekranında açan renk- renk çiçekler, karanfiller, papatyalar, gelincikler, şebboylar, menekşeler, sardunyalar bu şiiri dilimin ucuna getirdi?

"HABERİN VAR MI" şiirini kalemimin ucuna iliştiren HABERAL'ın TV ekranında çerçevelenen fotoğraflarıydı.

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ'nde, üniversitenin kurucusu, yaşatıcısı, rektörü Prof. Dr. MEHMET HABERAL'ın fotoğraflarından oluşan bir sergi açılmıştı da!

Fotoğraflar, "Memleketime bahar gelmiş" diyordu.

Fotoğrafları çeken kişi ise, memleketimin insanlarına ikinci baharı yaşatan bir kişi idi.
Memleketimin çocuklarını, gençlerini, ataları, babaları "Yeni bir yaşam yolculuğuna çıkaran bir kişi" idi!

Tolga Kesen adını duydunuz mu?
Ya Halime Sert'in adını Tolga 5 yaşında.
Halime de 12 yaşında! "Yeniden Yaşam" in iki küçük yolcusu.

Birinin yüreği yaşama sevinci ile çarpıyor.
Birinin ,ciğeri yanıyor. Damarlarında kan durmuş gibi!

Önümüzdeki günlerde, "Haberiniz var mı? Haber alabildiniz mi?" diyeceğim, memleketimin iki goncasının hikayesini anlatacağım.

Bir kez daha "ANI YAKALAMAK" istiyorum. Kim koyduysa serginin adını, çok güzel koymuş: "ANI DURDUR"

"Enstantane" nin, o "tantana" lı ve çok yabancı sözün Türkçesi.

Aslında, ben de bir (AN)ı durdurmak istiyorum.

Hasta yatağımdaki, anjıyo yatağındaki AN'ın durmasını!...

Başkent Üniversitesi'nin İstanbul hastanesinde yüreğime damardan girildiğinde, Prof.Dr. Mehmet Haberal "geçmiş olsun" a gelmişti de!

O an dursaydı...
O an durdurulsaydı...
O an durabilseydi...

Ben de, Mehmet Haberal'in sergisi ile ilgili yazıya, "İÇERİDE" ile değil de, Cahit Sıtkı Tarancı'nın "MEMLEKET İSTERİM" adlı şiirle satırbaşı açsaydım:

"O şiirle, " ANI DURDUR " saydım.
Memleket isterim.
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim.
Ne başta dert, ne gönülde hasrat olsun
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun
Memleket isterim
Ne zengin, fakir, ne son farkı olsun
Kış günü herkesin evi barkı olsun
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun.
Olursa bir şikayet ölümden olsun
"

Yaşamak ve sevmek!
Ama en önemlisi, yaşatmak!
Başkent üniversitesi "yaşatmak" görevini sürdürüyor. Severek, sevdirerek yaşatmayı!

KANAL B'den "her " AN "ı izliyorum.
Prof. Dr. KORKUT ERSOY, HABERAL'ın boşluğunu duyurmamağa çalışıyor. Başkent Üniversitesi'nin İstanbul Hastanesinde de bir kaç anı durdurdum. Birkaç anı yakaladım.
Yönetici Dr. FATİH TURHAN'ın Prof. Haberal'ın ilkelerine yürekten bağlılığını gördüm. Önce insan... insanı sevmek.
Daha ötesi, insanı yaşatmak.

" GEÇMİŞ OLSUN " anını durdurmak istemiştim ya.
O " GEÇMİŞ OLSUN "un karşılığını verememenin ezikliğini yaşıyorum.

Sayın Prof. Haberal'ı ziyaret için Haseki Hastanesine gittim de...
Bir (geçmiş olsun) diyemedim de! Dedirtmediler de!... Sözüm söz... Gün gelecek! O (geçmiş olsun) diyememenin acısını, bin kez " iyi günler ", " güzel günler " diyerek çıkaracağım.


01.05.2009 tarihinden itibaren ziyaretçi sayısı : 12131750