My Life in Burns »
Transplantation in Turkey »

Kamuoyu Açıklamaları »








Yakup Kepenek - Cumhuriyet 22/06/2009

"Haberal"


Yazının başlığı aynı zamanda bir simge. Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal ile birlikte çok kişiyi kapsıyor.
Başlık, Ergenekon adı altında yürütülen davanın, yurtsever, cumhuriyetçi, laikliği, çağdaşlığı ve ilerlemeyi savunan ve yaşamlarını bu uğurda harcayan -adlarının yazılması bu köşeye sığmayacak kadar çok olan tutukluları içeriyor.

Haberal, başardıklarıyla çok farklı bir kişilik sergiler; yalnız değişik alanlarda kendisiyle çalışan on binlerin birlikte bilim, sanat, ürün ve hizmet üretimini değil, bu amaçla oluşturduğu çok önemli kurumların birliğidir denilebilir.
Devletin temel görevleri olan eğitim ve sağlık alanındaki yaptıklarıyla o; bu ülkenin, bu alanlardaki çok büyük açığını, çağdaşlaşmayla kapatmayı kendisine iş edinmiştir.

Onun, yapıcı ve yaratıcılığı sınır tanımaz. Cuma günkü Cumhuriyet Bilim Teknoloji ekinde görüldüğü gibi, kendisini en yakın izleyenin neredeyse iki katı yayın sayısı, tıp alanında ulusal ve uluslararası başarılarının kanıtıdır. Bilimsel üretim becerisi uygulamayla tamamlanıyor. Görkemli bir üniversite, Başkent; aynı adla TV ve radyo istasyonları, tüm ülke düzeyine yayılan uygulama ve araştırma hastaneleri; diyaliz merkezleri; ve fizik ve psikolojik tedavi birimleri; ilk ve ortaöğretime; tarımdan turizme onca yatırım... Toplumsal sorumluluk, konferanslar, bilgiyi halka ulaştıran Bütün Dünya dergisi. Bunlar, "çalışmayı, yalnız çalışmayı kutsallaştıran" bir kişiliğin, çok kısaca sayılabilen başarılarıdır.
Kuşkusuz Haberal'ın nitelikli çalışma arkadaşları var; onlar bağışlasın ama bu büyük sonuçlar, yalnızca onun öncülüğünde ve çalışkanlığı, eşgüdümlü çalıştırma ve örgütleme ile sağladığı başarı doruklarıdır.

Tıbbın buz gibi soğukluğu, donukluğu ve katılığı sanat ve kültürün hamuruyla yaratılan kurumsal yapılarda yoğruluyor.
Klasik müzik orkestralaşır; Türk sanat ve Türk halk müziği kimliğini geliştirir; tiyatro ve dans yeniden canlanır; halk oyunları ve türküleri bunlarla bütünleştirilerek yüceltilir. Müzik, Devlet Konservatuvarı ile çağdaşlaşma amacını yarınlara taşır.

Eğitim kurumlarında kullanılan dil Türkçedir. Bununla kanıtlanmak istenilen çok açıktır; "Türkçe ile bilim yapılır." Tıp dışındaki fakülte, bölüm, enstitü ve birimleri de hızla güçlenen Başkent Üniversitesi, bilimselliğe, yaratıcılığa ve yenilikçiliğe önem vererek gelişeceğine göre, Türkçenin bilim dili olarak her alanda gelişmesi, gelecekte bir büyük ivme kazanacaktır. Yabancı dillerin öğrenilmesini yadsımadan Türkçenin bilim dili olarak güçlenmesi, ülkenin gelişmesinin uzun dönemdeki temelidir.
Öbür eserler bir tarafa, yalnızca bu katkı başlı başına bir büyük başarılı atılımdır.

Düşünce çeşitliliğine olanak veren "yaratıcı ve yenilikçi" bir öğrenim ortamı oluşturularak sorgulayan, araştıran, çözümleyen, bütünleştiren, iletişim kurabilen ve çağdaş teknolojiyi kavramış kuşakların yetiştirilmesi işin özüdür.
Bu bilinçle, yerel, ulusal ve evrenselin, küreselleşen bir genel çerçevede bütünlüğünün hiç gözardı edilmemesinin gerekliliği, gerçekten çok büyük bir önem taşır.

Ancak, her gelişmenin temeli öncelikle bir "değerler" bütünlüğüdür. Üniversitenin Strateji Planı'nda yer alan bir numaralı değer şudur: Cumhuriyetimizin kuruluşundaki temel değerler olarak akıl ve bilimin, üniversite kavramının temel taşı olduğu düşüncesini paylaşıyoruz. Akıl ve bilim bilgiye giden sorgulama sürecinin de başlangıcıdır. Eleştirel düşünmenin, yaratıcılığın ve yenilikçiliğin itici gücü akıl ve bilimdir.
Sakın susturulmak ya da boğulmak istenen bu değerler olmasın?

Aynı kaygıyı, çok sayıda öğretim üyesinin geçen günlerde yayımlanan "Cumhuriyeti ve hukuk devletini" savunan açıklaması vurguluyor:
Açıklama, bilim insanlarının... "evlerinin, çalışma odalarının basılmasını, sağlıklarının tehlikeye atılmasını, üniversitelerde bir suç yuvası gibi aramalar yapılmasını... rektörlerin ve saygın bilim insanlarının 'terör suçlusu' olarak tanıtılmasını kabul etmiyoruz"... diyor. Evet, yalnızca bugünler için değil, asıl toplumsal geleceğimiz için, kabul etmemeliyiz!


01.05.2009 tarihinden itibaren ziyaretçi sayısı : 12131596